Ekonomistler Anlamaya Çalışıyor: Kızılay’ın Portföy Yönetim Şirketi Olur mu?
Son günlerin kıymetli tartışması, deprem felaketi sonrası bölgeye yapılan koordinasyonsuz yardımlar oldu. Gözlerin afetlerde ilk görmeye alıştığı Kızılay, aradan günler hatta haftalar geçmesine rağmen başta barınma olmak üzere sorunların tepkisiyle gündeme geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kızılay’a yönelik iddiaları sert bir şekilde reddederken, Haluk Levent’in kurucusu ve yöneticisi olduğu Ahbap’ın 8 Şubat’ta Kızılay’dan depremzedeler için çadır alması gündeme bomba gibi düştü. Kızılay’ın bir hayır kurumundan, yardım toplamaktan kâr amacı güden bir ticari işletmeye dönüştüğü holding yönetiminin neden ve nasıl kısmını inceledik.
Kızılay, hayır kurumu, dernek ve STK olarak 150 yıllık bir misyona sahip.
Öncelikle size Kızılay’ın mali tablolarını vermek istedik. Görünüşe göre geliri ticari faaliyetlerinden çok hayır işlerinden geliyor. Hatta bazı yardımlar halktan geliyor.
Holding çatısı altında Kızılay’ın %100 sahibi olduğu şirketleri biliyoruz. Bir de SGK, THY ve AOÇ ile ortak olduğu Emek İnşaat var. 2022 yılının son günlerinde mevzuat değişikliği ile portföy yönetim şirketinde kıymetli madenlere yatırım yapma kararı alınıyor ancak bu durum 9 Şubat’ta KAP’a bildiriliyor.
Ekonomist Kerim Rota da portföy yönetim şirketinin varlığını sorguluyor.
Girişimcilerin “ortaklarının daha kurumsal bir yapıya yatırım yapmalarını sağlayabilecekleri” düşüncesiyle Girişim Sermayesi yatırım fonu kurduklarını anlatan Rota, “Uzun vadeli yatırımlarda vergi avantajı da ortaya çıkıyor” ve “Kızılay’ın alacağı vergi var mı? fon kurmadığı için mi ödüyor?” sorusuna ise şöyle yanıt veriyor: Elbette hayır.
“O halde bu PYŞ ve Fonların kuruluş amacı, Kızılay’ın varlık ve kaynaklarını Sayıştay denetiminden uzaklaştırıp SPK’nın mali denetim ve değerleme odaklı mevzuatına taşımak olabilir mi? Kızılay PYŞ’lerin özgeçmişleri” Yönetim Kurulu aşağıda?”
Kerim Rota ile birlikte pek çok iktisatçıdan konuyla ilgili açıklamalara ve sorulara rastlıyoruz.
Yardımlarda gelir düzeyine dikkat çeken Ömer Gencal,
Alaattin Aktaş’ın hayır kurumu olma hırsı sorgulanıyor.
Uğur Gürses, kontrol kısmını sorgularken,
Uğur Emek de Kerim Rota’ya gönderme yaparak güvenirliği sorguluyor.
Ticari gelirlerin yardım gelirlerine oranı da mali tablolarda dikkat çekiyor.
Mantıksal sorgulama yapmakta da zorluk çekiyoruz.
Bu durumu gerçek hayatta ne işimize yarayacak şeklinde anlatan ekonomi hocalarımız da yardımcı oluyor.
Devlet üniversitelerindeki iktisat öğrencileri bazı konuları yaşayarak öğrenebilir mi?
Konu arkasını döner ve İstanbul sarsıntısına ulaşır. Ne düşünüyorsun?